Samsun'da yaşayan 9 yaşındaki Ahmet Utku Çapkın, aşırı yorgunluk ve nefes darlığı şikayetiyle yıllardır gittiği hastanelerde bronşit veya astım tedavisi görüyordu. Mustafa ve Tuba Çapkın'ın oğlu, gün geçtikçe yorgunluğunun artmasıyla oyun oynamakta zorlanmaya başladı. Oğlunun durumu kötüleşince Baba Çapkın son çareyi Samsun Çocuk ve Doğum Hastanesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Kliniğine başvurarak buldu.
Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Fazılcan Zirek, çocuğun parmaklarındaki morluk ve şişliklerden yola çıkarak gerekli tetkiklerle tanıyı koydu. Çocuğun akciğerinde tespit edilen nodül, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeki girişimsel radyoloji uzmanı Doç. Dr. Hasan Gündoğdu ve radyoloji uzmanı Dr. Dr. Öğr. Gör. Üyesi Mirsad Yalçınkaya tarafından düzenlenmiştir.
TEDAVİ EDİLMEZSE RUHSAL SORUNLAR ORTAYA ÇIKABİLİR.
Doç. Dr. Hasan Gündoğdu ise tedaviyle ilgili bilgi verdi. Doç. Dr. Gündoğdu hastalıkla ilgili şunları söyledi: “Doğrusu böyle bir hastalığın hem tespit edilmesi hem de ilgili merkeze yönlendirilmesi çok zor bir iştir. Dr. Fazıl Can hocam hastalığı tespit edip ilgili merkeze yönlendirdi. Girişimsel radyoloji ekibi, hocam Dr. Mirsad ile birlikte hastamıza en kısa sürede müdahale etti.” Bizim için çok güzel bir operasyon oldu. Böyle bir operasyonu bölgemizde ve hastanemizde ilk defa başarıyla gerçekleştirdik. Oğlumuzun artık diğer çocuklarla aynı şekilde oynayabileceği ve tedavi edilmezse semptomlarının ortadan kalkacağı için mutluyuz. “Oksijen seviyesi düşük olduğundan çocuk oyun oynayamayacak ve hareket edemeyecek.” Bu da çocukta psikolojik sorunlara yol açabileceği gibi damar nodülü daha da büyüyerek hastanın akciğerlerinde ciddi kanamalara neden olabilir” dedi.
''ÇOK NADİR BİR HASTALIK''
Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Fazılcan Zirek, şunları söyledi: “Geçen ay Çocuk Göğüs Hastalıkları Polikliniğine başvuran Ahmet Utku, şunları söyledi: 'Geldiğinde rahatsızlığı parmaklarında ve dudaklarında morluklardı. Uzun süredir bu rahatsızlığı vardı. Buna yorgunluk ve baş ağrısı da eşlik ediyordu. Hastamızın muayenesinde parmaklarının şiştiğini gördük. Hem morarma dediğimiz bu morarma, hem de parmakların birbirine vurması, yaptığımız tetkiklerde oksijen seviyesinin azaldığını gösteriyor. Pediatrik hastalarda saturasyonu 84 olarak gördük. Yani bir dizi test yaptığımızda normalde olmaması gereken bir damar bağlantısını gördük.
Normalde kan, atardamarlardan ayrıldıktan sonra temizlenerek toplardamarlar yoluyla vücuda geri döner. Bunlar kılcal damar dediğimiz, filtre görevi gören damarlardan oluşur. Bizim hastamızda bu damar bağlantısında filtreleyici bir yapı yoktu. Bu durumda kan temizlenmeden doğrudan vücuda gidiyordu. Bu da oksijen seviyesinin düşük olmasına neden oldu. Testleri yaptık, teşhis koyduk. Ameliyatı girişimsel radyoloji ekibiyle birlikte gerçekleştirdik. Bu hastalarda en sık uygulanan müdahale yöntemi embolizasyon dediğimiz şantın kapatılmasıdır. Bu hastalar çok nadirdir. Genellikle yetişkinlikte teşhis edilir, ancak çocuklarda da bulabiliriz. Doğuştan olabilir. Biz hallederdik. Tedaviden sonra saturasyonu düzeldi. Hastalarımızdan gelen şikayetler de azaldı” dedi.
''BUNUN ADI BRONŞİT VE ASTIM'DI! “HİÇBİR TEŞHİS KONULAMADI”
Oğlunun ameliyat sonrasında yorulmadan hareket etmesini izleyen anne Tuba Çapkın, şunları söyledi: “Yıllar boyunca pek çok farklı hastaneye ve doktora gittik. Bronşit ve astım denildi. Herhangi bir teşhis konulmadı. Bundan sonrası bir ekip işiydi. Birkaç gündür ilk defa oğlumun yorulmadığını görüyorum. İştahı da geri geldi. Mutluluğunu “Şu anda her şey yolunda” diyerek dile getirdi. (İHA)